BASİT YARGILAMA USULÜ NEDİR?
Ceza muhakemesi kural olarak sözlüdür ve ceza muhakemesinde delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesi söz konusudur. Delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesi, yargılamayı yapan hâkimin, doğrudan doğruya sanığı sorguya çekmesini, mağdur, tanık ve bilirkişiyi dinlemesini, keşif yapmasını ve bu kanıtları serbestçe ve vicdanına göre değerlendirip karar vermesini gerektirir. Vasıtasızlık ilkesi de denilen bu ilkeye göre, kararı verecek olan mahkeme veya hakim, delil sözlü ise, dinleyecek, yazılı ise, okuyacak, eşya veya iz şeklinde ise bizzat görecektir.
Ancak günümüzde mahkemelerimiz üzerindeki iş yükünün hayli artması nedeniyle, her ceza yargılamasının klasik ve olması gerektiği gibi yapılması mümkün olmamış ve biriken dosyalar nedeniyle yargılamalar uzun sürelere yayılmıştır. Bu nedenle en azından bazı suç türleri bakımından mahkemece takdir edilmesi halinde duruşma dahi açılmaksızın, müşteki ve sanığın beyanlarının yazılı olarak alınması kaydıyla, mevcut delillere göre dosya üzerinden karar verilmesi ile davanın daha hızlı karara çıkartılması amaçlanmış ve basit yargılama usulü, 17/10/2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7188 sayılı Kanun’un 24 ve 25. maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nda yapılan değişiklikle birlikte yürürlüğe girmiştir.
YASAL DAYANAK
Hukukumuzda ceza muhakemesinde basit yargılamanın yasal dayanağını Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Basit yargılama usulü” başlıklı 251 ve “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. madde oluşturmaktadır.
CMK m. 251 uyarınca;
“(1) Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.
(2) Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir.
(3) Beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi dikkate alınmak suretiyle, 223 üncü maddede belirtilen kararlardan birine hükmedilebilir. Mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.
(4) Mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
(5) Hükümde itiraz usulü ile itirazın sonuçları belirtilir.
(6) Mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebilir.
(7) Basit yargılama usulü, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz.
(8) Basit yargılama usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmaz.”
CMK m. 252 uyarınca;
“(1) 251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.
(2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.
(3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirim korunur.
(4) İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanır.
(5) İkinci fıkra uyarınca verilen hükümlere karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.“
HANGİ SUÇLAR BASİT YARGILAMA KAPSAMINDADIR?
CMK m. 251/1 uyarınca, adli para cezası veya üst sınırı 2 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlar basit yargılama usulü kapsamındadır. Yani bir suçun yalnızca adli para cezasını gerektiresi veya 2 yılı aşmayan hapis cezasını gerektirmesi ya da hem adli para cezası hem de üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektirmesi hallerinde uygulanabilecektir. Ancak önemle ifade etmek gerekir ki, söz konusu suçlardan dolayı açılan davada basit yargılama usulünü uygulanmasına karar vermek hâkimin takdirindedir.
Basit yargılama usulünün uygulanabileceği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’muzda düzenlenen suçlar sırasıyla şunlardır;
- Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi (TCK m.88/1),
- Terk suçu (TCK 97),
- Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (TCK m.98),
- Tehdit suçu (TCK m.106/1),
- Basit cinsel taciz suçu (TCK m.105/1, çocuğa karşı cinsel taciz suçu hariç),
- Konut dokunulmazlığının ihlali suçu (TCK m.116/1,2,3),
- İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu (TCK m.117/1),
- Hakaret suçu (TCK m.125),
- Kişinin hatırasına hakaret suçu (TCK m.130).
- İbadethane ve mezarlıklara zarar verme suçu (TCK m.153/2),
- Güveni kötüye kullanma suçu (TCK m.155/1),
- Bedelsiz senedi kullanma suçu (TCK m.156),
- Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (TCK m.160),
- Taksirli iflas suçu (TCK m.162),
- Karşılıksız yararlanma (TCK m.163),
- Bilgi vermeme (TCK m.166),
- Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (TCK m.170/2),
- Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (TCK m.171),
- Akıl hastası üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünün ihlali (TCK m.175),
- İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama (TCK m.176),
- Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması (TCK m.177),
- İşaret ve engel koymama (TCK m.178),
- Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma (TCK m.179/2,3),
- Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma (TCK m.180),
- Çevrenin kasten kirletilmesi (TCK m.181),
- Çevrenin taksirle kirletilmesi (TCK m.182),
- Gürültüye neden olma (TCK m.183),
- Zehirli madde imal ve ticareti (TCK m.193),
- Sağlık için tehlikeli madde temini (TCK m.194),
- Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (TCK m.195),
- Usulsüz ölü gömülmesi (TCK m.196),
- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK m.206),
- Açığa imzanın kötüye kullanılması (TCK m.209),
- Suçu ve suçluyu övme (TCK m.215),
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (TCK m.216/2,3),
- Kanunlara uymamaya tahrik (TCK m.217),
- Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma (TCK m.219),
- Hayasızca hareketler (TCK m.225),
- Müstehcenlik suçu (TCK m.226/1),
- Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören (TCK m.230),
- Kötü muamele (TCK m.232),
- Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali (TCK m.233),
- Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (TCK m.234),
- Fiyatları etkileme (TCK m. 237),
- Mal veya hizmet satımından kaçınma (TCK m.240),
- Bilişim sistemine girme (TCK m.243/1,2,3),
- Görevi kötüye kullanma (TCK m.257),
- Kamu görevlisinin ticareti (TCK m.259),
- Kamu görevinin terki veya yapılmaması (TCK m.260),
- Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf (TCK m.261),
- Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi (TCK m.262),
- Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (TCK m.264),
- Suç üstlenme (TCK m.270),
- Yalan tanıklık (TCK m.272/1),
- Suçu bildirmeme (TCK m.278),
- Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi (TCK m.279),
- Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi (TCK m.280),
- Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme (TCK m.284),
- Ses veya görüntülerin kayda alınması (TCK m.286),
- Genital muayene (TCK m.287),
- Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK m.288),
- Muhafaza görevini kötüye kullanma (TCK m.289),
- Resmen teslim olunan mala elkonulması ve bozulması (TCK m.290),
- Başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme (TCK m.291),
- Hükümlü veya tutuklunun kaçması (TCK m.292/1),
- Muhafızın görevini kötüye kullanması (TCK m.295).
BASİT YARGILAMA USULÜNDE HÜKÜM
Basit yargılama usulünün uygulandığı ceza davasında yargılama sonunda kurulacak hüküm çeşitlerinin, klasik ceza yargılaması sonucunda kurulacak hüküm çeşitleri ile aynıdır. Bu kapsamda asliye ceza mahkemesi, CMK m. 223 uyarınca; Sanığın beraatine, Ceza verilmesine yer olmadığına, Sanığın mahkumiyetine, Davanın reddine veya Davanın düşmesi‘ne karar verebilir.
Basit yargılama usulünde verilecek hükümlerde, sonuç ceza tayini yapıldıktan sonra klasik yargılamada kurulan hükümlerden farklı olarak sonuç cezadan 1/4 oranında indirim yapılır. Örneğin, basit yargılama usulü uygulanan bir davada sanık hakkında 8 ay hapis cezasına karar verilmesi halinde sonuç cezadan 2 ay indirim yapılarak 6 ay hapis cezasına hükmolunur.
BASİT YARGILAMA USULÜNDE VERİLEN KARARA İTİRAZ
CMK m. 252 uyarınca basit yargılama usulü uygulanan ceza davalarında verilen karara karşı kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde “itiraz kanun yolu” açıktır. Süresinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.
İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223. madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.
Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirim korunur.
İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanır.
İtiraz üzerine verilen kararlara karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurmak mümkündür.